ZEHİROLOJİ TARİHİ
Haykırışlarım susmalarımda gizli.
Gözyaşlarımsa haykırışlarımda.
Sen denizlerdesin
Neden çok fazla yüzme bilmeden,
Açılırım sanırsın sanki.
Okyanuslara doğru.
O koca okyanusun hevesinde gizlisin.
Kimse bilmez
Belki ta dibinde.
Minik bir kutucuktaki inci
Belki de
En zehirli balık.
Diplerden süzülen.
Ve dünyadaki tüm renklerin
Üzerinde bulunduğu.
Avlamak istersin onu
Beceremezsin.
Sokar ve can çekişmeye başlarsın.
Süründürür ama öldürmez derler ya
Tam da öyle işte.
Halbuki avlarken
Öldürmek değildir amacın
Herbir rengine dokunabilmek ve
Dokundurabilmek.
Başta ses seda yoktur
Dokunmana karşı.
Birden,
Hiç de beklemediğin bir anda
Boşaltıverir zehirini.
Başta titrersin ve bağırmaya başlarsın etrafındakilere.
Derken,
O zehirle yaşamayı öğrenirsin.
Mecbursundur da.
Yapacak bir şeyin yoktur.
Bundan sonra
Yaklaştığın her yerde biriktirdiği zehirleri
Boca eder vücuduna
Sen yanaşırsın,
O sokar.
Her defasında yeniden...
Zaten bu yüzden
Hep denizci olmak istemişsindir ya.
Devamlı dolaşırsın okyanusu
Ve sokmayan rengarenk bir balık ararsın
Ara babam ara
Belki de bulursun
Ve belki de zehiriyle yeniden unutursun.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder