GÜLPEMBE
Gülpembe,acaba neden hep adı gibi gülmezdi?
Halbuki güldüğünde güller açardı yanağında.
Bir de o iki gamzesi yok muydu her iki tarafta
Ah Gülpembe ah,alıp götürdün benden beni!
Hatırlar mısın Gülpembe çıkıp kış günü,
Salep bulmak için saatlerce kafe aradığımızı.
Zaten hiç üşümezdim sen varken yanımda
Seni her görüşümde içim elektriklenirdi,
Bir şeyler olurdu bana.
Ah Gülpembe ah alıp götürdün benden beni!
Adını kim koymuştu acaba?
Hem gül hem de pembe.
Ne büyük insanmış o,elleri öpülesi.
Bir ad bir insana bu kadar mı uygun olurdu?
Sevdiği O adı her duyuşunda
Kalbinden vurulur muydu?
Ah Gülpembe ah alıp götürdün benden beni!
Seninle beraberken her şey ne güzeldi.
Bir lamba,koltuk,telefon,masa,saat...
Bunlar ne kadar güzelmiş de haberim yokmuş,
Sen yokken ben de yokmuşum.
Ah Gülpembe ah alıp götürdün benden beni!
Suçumuz neydi Gülpembe?
Her öykünün sonunda sevenler
Neden kavuşamazdı?
Niye mutlu son olmazdı?
Mezarının başında,
Saatlerce ağlamaya mahkum muydum?
Beni nasıl yalnız bırakmıştın Gülpembe,
Buralarda bir başıma?
Niye ölmüştün?
Sen yoksan ben de olamazdım.
GİTMEYİN
Bugün kendimi yalnız hissettim.
Göklerde uçan kartal misali.
Tek farkım kanadımın kırık oluşu.
Yok hakim bey kimse kırmadı.
Kendim yaptım.
Kendi kanadımı kendim kırarım,
Kırdırmam başkasına,
Kafamın kırılması pahasına olsa bile.
Ve korkuyorum yalnızlıktan,
Çekip gitmeyin a dostlar,
Kalın yanımda.
Siz de mi küstünüz yoksa bana?
Yine ne yaptım acaba?
Ve ne zaman?
Ve nasıl?
Suçluyumdur kabulüm!
Gitmeyin dostlar,
Kalın yanımda.
İhtiyacım var size.
GÜZELMİŞ
Anılarımla yüzleştim bu gece,
Tertemiz ve birbirinden saf olan.
Bir uçurumun kenarında ve
Kendimi gökyüzünün en üst tabakasında,
Mutlu hissettim.
Ellerimi açıp gökyüzüne
İnadına yaşayacağım diye bağırdım.
Şu zalim kentteki
Üç dost,
Kentin üzerine,
Karabasan misali çöktüğümüz fotoğraf.
Bodrum’da bitirdiğimiz bira dolu fıçılar ve
Yaz aşkları.
Herşey güzelmiş.
Maçlarda attığımız goller,
Kafede ödediğim hesaplar,
İçtiğim nargilenin dumanı,
Tavlada bir günde,
Bir haftalık sigaramı çıkardığım oyunlar.
Cidden güzelmiş.
İlkokulda daima üç numara olan ve
Her seferinde babamın:
‘Olmamış git biraz daha kestir’dediği,
Bitli saçlarım.
Çıkan ilk dişim,
Top oynarken kırdığım ilk cam,
Cidden güzelmiş.
Derken bir fotoğraf
Üzeri kara bulutlarla çevrili olan
Düşünüyorum,o fotoğrafta tam üç senedir,
Tıpkı gerçeğindeki gibi,
Herşeyin ilkinden bahsederken,
En önemlisini yakaladım işte.
Acısıyla en tatlısını hayatın.
İlk aşkım:
Hayatımda ilk defa Fenerbahçeli’yi sevdim.
Dikenin battı.
İnan ve
Duy ki sesimi,
Ne olur bir daha geçme aklımın,
En ücra köşelerinden.
Seni ne kadar sevdiğimi yazacak,
GÖZÜM TELEFONDA
Fotoğrafına baktım yine.
Sabahın ilk ışıklarına değin ve
Sabaha kadar içime çektim,
Yeryüzündeki tüm havayı.
Sırf senin soluduğun havadan,
Bir yudum hissedebilmek için,
Ciğerlerimin derinliklerinde.
Gözlerimi kapattım seni gördüm,
Göz kapaklarımın altında.
Birileri benden habersizce,
Fotoğrafını yapıştırmış oraya.
Her gözümü kapatışımda,
Seni görmem için.
İyi de yapmış hani.
Günün ilk ışıklarıyla birlikte,
Meltem esmeye başlıyor,
Karşıki dağların ta ardından.
Yüzümü dönüyorum melteme ,
Senden haber vardır diye ama yok.
Akşama kadar bekliyorum,
Bir haber bir umut için.
Yine yok.
Gece olup herkes dalıyor,
Uykunun derinliklerine
Ben dalamıyorum.
Duvarımdaki gaz lambamı,
Yakıp baköıyorum saatlerce,
Karşımdaki ışığa.
Sen,
Yine sen,
GAME OVER
1.bölümündeyim,
Sonsuz uzunlukta olduğunu sandığım
Bu kısa oyunda.
Etrafımda dert tomurcukları
Büyüyor da büyüyor gözümün bebeğinde
Bunları yok etmem gerekiyor
Birer birer.
Ve gömmek okyanusların dibine,
Çok dalmışım
Vurgun yemek yok diyorum.
O sonsuz okyanusta.
Yeri geliyor
Nefesim kesiliyor,
Yeri gelince ise
Vücudum morarıyor o derinlikte.
Yılmak yok diyorum
Ve vurgun yemek asla.
Bir işe başladıysan,
Sonuna kadar devam
Bu sonsuz oyunda.
Sadece onuncu bölüme gelmiş birileri
Benim onların sözünden çıkaracağı,
Pırlantaları bilmeden
Habire anlatıyor bana.
Belki de yıllardır herkese anlatmaktan,
Sıkıldığı şeyleri.
Belki de içinden gülerek
İnceden inceye.
Çünkü o benim dalmak istediğim yerlerin
Aslında okyanusun dibi değil de
Sadece sığ kıyıları olduğunu biliyor ve
Oralarda vurgun yemenin çok zor olduğunu.
50.bölümü oynayan birileriyse
O’na gülüyor.
Belki de
İipinceden ipinceye.
1000.bölümdekiyse
Belki de herkese...
Bu oyunun sonu yok.
Kimse bilmiyor oyunun sonunda,
Neler olacağını...
T6am da oyunun sonuna geldiğini sanırken ve
Etrafını gördüğünü sanırken,
Sadece aval aval baktığını anlıyor ve
Önünde yeni bir bölüm.
Sonu yok arkadaş bu oyunun.
Kimileri ömrünün sonuna kadar,
Birinci bölümün,
Ücra köşelerinde,
Gizlenip kalıyor,
Kendinden kaçarcasına.
Sonuna kadar gitmeye,
Cesareti olanlarsa
Sonuna kadar diyor.
Ta ki ‘Game Over’ yazana kadar
Dalmaya devam.
Yüzmeyi bilmeden okyanusun dibine
Dalanların vay haline.
Bir bir mezarda bir cenaze
Sadece birkaç kişi var etrafında
‘Ruhuna el fatiha’ diyebilecek olan
ve tabi bir de imam.
Belki de oyunun bir kısmında
Bir asansör,
Nasıl kullanılacağını bilmediğim.
Ve bir üst bölüme geçmenin
Ona bağlı olduğu.
Asansördeyse gizli bir düğme
Hiç kimsenin bu kadar ortalıkta aramayı
Akıl dahi edemediği.
Biraz da basit düşünmeyi becerebildiğinde
Birkaç bölüm birden atlayabileceğin.
Ve gerisinin bir çorap söküğü gibi geleceği.
Hayat,
Bazen yıllardır
Gitmekten korktuğum
Karanlık bir bodrum.
Bazen kokulu bir tuvalet.
Bazense
Çok uzun bir sevda türküsü.
Türküyü dinlemekten
Bir deri bir kemik kaldığım.
Herşeyi çözüyorum belki de.
Tam da oyunun sonuna gelmişken
Önünde bir yazı
‘Game Over’
Mezarının başında bir ülke
‘Ruhuna el fatiha’ diyebilecek olan.
GECEYARISI
Saat gecenin üçünü çeyrek geçiyor.
Bir ben,
Bir ay ışığında önümde yürüyüp,
Bana eşlik eden gölgem ve
Bir de ayak seslerim,
Çok uzaklarda yankılanan.
Tek tesellim üçü çeyrek geçmesi:
Hani akrep ile yelkovan
Üst üste gelince,
Birileri düşünürmüş ya!
Öyle işte!
Beynimde uğuldayan hayalinse cabası.
Çalıların arkasından çıkıp göz kırpar.
Ardından apansız kaybolan hayallerin.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder