19 Şubat 2007 Pazartesi

ŞİİR-G

A B C D E F G H I J K L M N O P R S T U V Y Z

GÜLPEMBE

Gülpembe,acaba neden hep adı gibi gülmezdi?

Halbuki güldüğünde güller açardı yanağında.

Bir de o iki gamzesi yok muydu her iki tarafta

Ah Gülpembe ah,alıp götürdün benden beni!

Hatırlar mısın Gülpembe çıkıp kış günü,

Salep bulmak için saatlerce kafe aradığımızı.

Zaten hiç üşümezdim sen varken yanımda

Seni her görüşümde içim elektriklenirdi,

Bir şeyler olurdu bana.

Ah Gülpembe ah alıp götürdün benden beni!

Adını kim koymuştu acaba?

Hem gül hem de pembe.

Ne büyük insanmış o,elleri öpülesi.

Bir ad bir insana bu kadar mı uygun olurdu?

Sevdiği O adı her duyuşunda

Kalbinden vurulur muydu?

Ah Gülpembe ah alıp götürdün benden beni!

Seninle beraberken her şey ne güzeldi.

Bir lamba,koltuk,telefon,masa,saat...

Bunlar ne kadar güzelmiş de haberim yokmuş,

Sen yokken ben de yokmuşum.

Ah Gülpembe ah alıp götürdün benden beni!

Suçumuz neydi Gülpembe?

Her öykünün sonunda sevenler

Neden kavuşamazdı?

Niye mutlu son olmazdı?

Mezarının başında,

Saatlerce ağlamaya mahkum muydum?

Beni nasıl yalnız bırakmıştın Gülpembe,

Buralarda bir başıma?

Niye ölmüştün?

Sen yoksan ben de olamazdım.

Ah Gülpembe ah alıp götürdün benden beni!

GİTMEYİN

Bugün kendimi yalnız hissettim.

Göklerde uçan kartal misali.

Tek farkım kanadımın kırık oluşu.

Yok hakim bey kimse kırmadı.

Kendim yaptım.

Kendi kanadımı kendim kırarım,

Kırdırmam başkasına,

Kafamın kırılması pahasına olsa bile.

Ve korkuyorum yalnızlıktan,

Çekip gitmeyin a dostlar,

Kalın yanımda.

Siz de mi küstünüz yoksa bana?

Yine ne yaptım acaba?

Ve ne zaman?

Ve nasıl?

Suçluyumdur kabulüm!

Gitmeyin dostlar,

Kalın yanımda.

İhtiyacım var size.

Ne olur sırtınızı dönmeyin bana!

GÜZELMİŞ

Anılarımla yüzleştim bu gece,

Tertemiz ve birbirinden saf olan.

Bir uçurumun kenarında ve

Kendimi gökyüzünün en üst tabakasında,

Mutlu hissettim.

Ellerimi açıp gökyüzüne

İnadına yaşayacağım diye bağırdım.

Şu zalim kentteki

Üç dost,

Kentin üzerine,

Karabasan misali çöktüğümüz fotoğraf.

Bodrum’da bitirdiğimiz bira dolu fıçılar ve

Yaz aşkları.

Herşey güzelmiş.

Maçlarda attığımız goller,

Kafede ödediğim hesaplar,

İçtiğim nargilenin dumanı,

Tavlada bir günde,

Bir haftalık sigaramı çıkardığım oyunlar.

Cidden güzelmiş.

İlkokulda daima üç numara olan ve

Her seferinde babamın:

‘Olmamış git biraz daha kestir’dediği,

Bitli saçlarım.

Çıkan ilk dişim,

Top oynarken kırdığım ilk cam,

Cidden güzelmiş.

Derken bir fotoğraf

Üzeri kara bulutlarla çevrili olan

Düşünüyorum,o fotoğrafta tam üç senedir,

Tıpkı gerçeğindeki gibi,

Herşeyin ilkinden bahsederken,

En önemlisini yakaladım işte.

Acısıyla en tatlısını hayatın.

İlk aşkım:

Hayatımda ilk defa Fenerbahçeli’yi sevdim.

Dikenin battı.

İnan ve

Duy ki sesimi,

Ne olur bir daha geçme aklımın,

En ücra köşelerinden.

Seni ne kadar sevdiğimi yazacak,

Kağıdım kalmadı...

GÖZÜM TELEFONDA

Fotoğrafına baktım yine.

Sabahın ilk ışıklarına değin ve

Sabaha kadar içime çektim,

Yeryüzündeki tüm havayı.

Sırf senin soluduğun havadan,

Bir yudum hissedebilmek için,

Ciğerlerimin derinliklerinde.

Gözlerimi kapattım seni gördüm,

Göz kapaklarımın altında.

Birileri benden habersizce,

Fotoğrafını yapıştırmış oraya.

Her gözümü kapatışımda,

Seni görmem için.

İyi de yapmış hani.

Günün ilk ışıklarıyla birlikte,

Meltem esmeye başlıyor,

Karşıki dağların ta ardından.

Yüzümü dönüyorum melteme ,

Senden haber vardır diye ama yok.

Akşama kadar bekliyorum,

Bir haber bir umut için.

Yine yok.

Gece olup herkes dalıyor,

Uykunun derinliklerine

Ben dalamıyorum.

Duvarımdaki gaz lambamı,

Yakıp baköıyorum saatlerce,

Karşımdaki ışığa.

Sen,

Yine sen,

Hep sen...

GAME OVER

1.bölümündeyim,

Sonsuz uzunlukta olduğunu sandığım

Bu kısa oyunda.

Etrafımda dert tomurcukları

Büyüyor da büyüyor gözümün bebeğinde

Bunları yok etmem gerekiyor

Birer birer.

Ve gömmek okyanusların dibine,

Çok dalmışım

Vurgun yemek yok diyorum.

O sonsuz okyanusta.

Yeri geliyor

Nefesim kesiliyor,

Yeri gelince ise

Vücudum morarıyor o derinlikte.

Yılmak yok diyorum

Ve vurgun yemek asla.

Bir işe başladıysan,

Sonuna kadar devam

Bu sonsuz oyunda.

Sadece onuncu bölüme gelmiş birileri

Benim onların sözünden çıkaracağı,

Pırlantaları bilmeden

Habire anlatıyor bana.

Belki de yıllardır herkese anlatmaktan,

Sıkıldığı şeyleri.

Belki de içinden gülerek

İnceden inceye.

Çünkü o benim dalmak istediğim yerlerin

Aslında okyanusun dibi değil de

Sadece sığ kıyıları olduğunu biliyor ve

Oralarda vurgun yemenin çok zor olduğunu.

50.bölümü oynayan birileriyse

O’na gülüyor.

Belki de

İipinceden ipinceye.

1000.bölümdekiyse

Belki de herkese...

Bu oyunun sonu yok.

Kimse bilmiyor oyunun sonunda,

Neler olacağını...

T6am da oyunun sonuna geldiğini sanırken ve

Etrafını gördüğünü sanırken,

Sadece aval aval baktığını anlıyor ve

Önünde yeni bir bölüm.

Sonu yok arkadaş bu oyunun.

Kimileri ömrünün sonuna kadar,

Birinci bölümün,

Ücra köşelerinde,

Gizlenip kalıyor,

Kendinden kaçarcasına.

Sonuna kadar gitmeye,

Cesareti olanlarsa

Sonuna kadar diyor.

Ta ki ‘Game Over’ yazana kadar

Dalmaya devam.

Yüzmeyi bilmeden okyanusun dibine

Dalanların vay haline.

Bir bir mezarda bir cenaze

Sadece birkaç kişi var etrafında

‘Ruhuna el fatiha’ diyebilecek olan

ve tabi bir de imam.

Belki de oyunun bir kısmında

Bir asansör,

Nasıl kullanılacağını bilmediğim.

Ve bir üst bölüme geçmenin

Ona bağlı olduğu.

Asansördeyse gizli bir düğme

Hiç kimsenin bu kadar ortalıkta aramayı

Akıl dahi edemediği.

Biraz da basit düşünmeyi becerebildiğinde

Birkaç bölüm birden atlayabileceğin.

Ve gerisinin bir çorap söküğü gibi geleceği.

Hayat,

Bazen yıllardır

Gitmekten korktuğum

Karanlık bir bodrum.

Bazen kokulu bir tuvalet.

Bazense

Çok uzun bir sevda türküsü.

Türküyü dinlemekten

Bir deri bir kemik kaldığım.

Herşeyi çözüyorum belki de.

Tam da oyunun sonuna gelmişken

Önünde bir yazı

‘Game Over’

Mezarının başında bir ülke

‘Ruhuna el fatiha’ diyebilecek olan.

Ve tabi bir de imam.


GECEYARISI

Saat gecenin üçünü çeyrek geçiyor.

Bir ben,

Bir ay ışığında önümde yürüyüp,

Bana eşlik eden gölgem ve

Bir de ayak seslerim,

Çok uzaklarda yankılanan.

Tek tesellim üçü çeyrek geçmesi:

Hani akrep ile yelkovan

Üst üste gelince,

Birileri düşünürmüş ya!

Öyle işte!

Beynimde uğuldayan hayalinse cabası.

Çalıların arkasından çıkıp göz kırpar.

Ardından apansız kaybolan hayallerin.

Çok derinlere doğru.




Hiç yorum yok: