19 Şubat 2007 Pazartesi

ŞİİR-H

A B C D E F G H I J K L M N O P R S T U V Y Z


HAYAL

Bu bin yılın sevdasıydı be gülüm!

Belki gözle görülmez elle tutulmazdı

Ama şerefi vardı,kalbi vardı,

Hisseder,hissedilirdi.

Bir anda yok olmaz,kimse onu çalamazdı.

Gözleri renkliydi:

Gökyüzünün en mavisi kadar maviydi.

Mutluluktan olsa gerek dedim,

Kendi kendime.

İçimden bir çıtırtı koptuğunu hissettim aniden:

Yataktan düşmüştüm.

HER ZAMANKİ GİBİ YİNE İLK AŞKIMA...

İlk sevdalar narin olur arkadaş.

Yamalı papatya desenli masa örtüsüne benzer,

Dezamlı yaprakların gövdesini bulduğu,

Dökülmeyen yaprakları olan sonbaharda bile,

Yırtıldığında bile aslında yırtılmayan.

Yemek döküldüğünde üzerine

Kirlenmeyen.

İlk sevdalar unutulmaz arkadaş.

Üzerinden milyonlarca yıl geçse,

Herkes bu diyarlardan göçüp gitse bile.

Aklının bir köşesini satın almıştır,

Mesken misali.

Gece olup da sigarayı aldın mı eline,

Kapıyı dahi çalmadan girer anahtarıyla.

Hani senin verdiğin anahtar var ya!

Burası senindir diyerek.

Ve kurulur baş köşeye.

Çay ister,sigarasını yakar ardından

Ve tüttürür fosur fosur.

Sabahlara kadar ışıkları söndürmez.

Aklın darmaduman...

İlk sevdalar hayal gibidir arkadaş,

Bir türlü uyanmak istemediğin.

Uykunun içinde uyurgezer misali dolandığın.

Parasız pulsuz kalır bankta yatarsın,

Soğuktan donmak üzeresindir.

Gözüne yan lokantadaki kilim ilişir,

Milletin ezip geçtiği.

Çekersin üzerine,Oh be!

İlk aşklar o kilimdir belki de,

Sıcacık hissetmeni sağlayan kendini,

O soğukta bile.

Sen,yarım metre yanımda çağlayan deniz ve ben

Ah bir de sigara olsa keşke...


HANCI

Yol uzun,hayat çetin.

Kes hesabı hancı.

Yol vermişim şimdi anılarıma.

Borcum varsa,

Yaz kader defterine.

Ödenir bir gün cefaların bedeli.

Şimdi ben gidiyorum,

Umutlarım sana emanet,

İyi bak onlara.

Onlar ki yarının çocukları.

Haydi hancı getir bir sıcak çorba.

Buz tutmuş güzelliklerim seni bekler.

Acı bir türkü söyle,

Arkada bekleyenim var.

Bilir misin be hancı:

Aşka susamış koca Fırat’ın koynunda,

Sürükler gözlerini acımasızca,

Alev gibi yanan yarin gözlerine.

Buram buram papatya kokan,

Sarı saçları,

Gelip geçiyor bak acı poyrazla.

Esme deli rüzgar,

Koyma beni boynu bükük.

Haydi hancı getir hesabı.

HOŞGELDİN SEVGİLİM

Yine bir sevgililer günü.

Yine hüsran,

Yine sensizlik,

Sensizliğin orta yerine gizlenmiş olan...

Neredesin sevdiğim?

Yıllar önce yapayalnızken,

Alman için bıraktığım hediyeler,

Yine yerli yerinde...

Bırak almayı,

Görmeye dahi tenezzül etmemişsin,

Gözünün ucuyla.

Ve üzerindeyse bir tutam toz,

Yıpranmış şekilde seni bekleyen.

Tıpkı benim gibi...

Bir serseri buse hayali benimkisi,

Yıllarca aklımdan çıkmayacak olan.

Sana sevgimi inan anlatamıyorum.

Sana olan sevgim:

Bir kalın kitap,

Okudukça gönülden bağlandığım

Bir cızırtı,

Yüreğimi içten içe kavuran,

Birkaç damla yaş,

Tenimde yok olmak istemeyen,

Belki de kilitli bir banka kasası.

Yine sevgililer günü

Yine hüsran ve sensizlik,

Sessizliğin orta yerinde.

Seneye görüşmek üzere...

HİÇE YAZILMIŞLAR

Gözlerime ağlamayı öğretemedim.

Elimde değil.

Balkonda oturduk.

Önümüzde biralar,

Keyfim gıcır ama

Karşımda otogar.

Bakmadan yapamadım.

Elimde değil.

Aklımdaysa hep,

O otobüslerden birine atlayıp,

Soluğu Ankara’da almak,

Soluk alamıyorum bu şehirde.

Aldığım her yudum hava,

Külçe misali oturuyor.

Ciğerimin derinliklerine.

Elimde değil,

Defalarca okuyorum,

Bana çektiğin mesajı.

Zaten tek teselli kaynağım o ya!

Başka hiçbir şey yok,

Şu anda.

Beni bu hayata bağlayan.

Gözlerimde parlayan yıldızı

Çıkarıp atma ne olursun.

Asla ve asla atma o yıldızı,

Gözlerinin derinliklerinden

Karşımda otogar.

Ve gözlerim Ankara’ya giden

Otobüslerin arkasında.

Su dökmekte.

Of Burcum of!

Bir anam düşünür beni

Keşke bir de sen!

Karşımda Sayısal Yıldız Dershanesi

Ve onun amblemi olan yıdız.

Sanki karşımda duran yıldız sensin.

Of Burcum of!

HAKAN YAZMIŞ SAĞOLSUN!

Seviyorum aslında kendimi,

Hem de hiç kimsenin beni sevemeyeceği kadar.

Baharlarım var içimde,

Hep şarkı söyleyen ve yemyeşil.

Umutlarım var yarınlarda,

Geleceğe demir atmış sapasağlam.

Sönüp de bitmeyen aşklarım var,

Yanık yanık sevda türküleri söyleyen.

Güzelliklerim var.

Belki biraz sofist,

Belki de aristokrat.

Ben buyum işte arkadaş.

Yüzünde yaban otları ve diken olsa da

Kalbinde hep açılmamış gonca gülü olan.

Bakma nehirler gibi kızgın akışıma.

Yüreğim suskundur çocuk misali.

İşte ben buyum arkadaş!




Hiç yorum yok: