SEN VAR YA SEN
Yağmur yağsın istiyorum,aşk yağmuru.
Gökyüzünden saçılsın,bardaktan boşalırcasına
Altında ıslanmak istiyorum,sırılsıklam olmak
İçime işlesin istiyorum,ta yüreğimin derinliklerine
Mutlu olmak istiyorum sadece
Ölene kadar yanımda kalmanı istiyorum.
Ölürken bile beni sevdiğini fısıldamanı kulağıma.
Ölünce yüreğinin ta derinliklerinde sıcak bir köşe.
Yoksa çok şey mi istiyorum diye
Düşünüyorum bazen.
Düşündüğümde minicik bir şey olduğunu Anlıyorum istediğimin
250 gr.kalp,100 gr.aşk,100 gr. mutluluk
Topu topu 450 gramcık
Bana gülmeni istiyorum sıcacık.
Üşüdüğüm gecelerde beni ısıtmanı istiyorum.
Seni düşündüğümde mutlu olmayı,
Nabzımın düşmesini,kalbimin sanki,
Fırlayacakmışçasına çarpmasını istiyorum
Ve büyük bir ümitle bekliyorum.
Seni seviyorum...
SEVEMEM
Murat nasıl diye soran olursa,
O nerdedir bilmiyorum desene.
Ayrıldın mı diye soran olursa,
Zaten hiç birleşmedik desene.
Rüyanda bir gün kazayla beni görürsen,
Hani olur ya mucizeyle minicik seversen,
Senin için bir değil bin kere ölürsem,
O,beni hiç sevmemişti desene!
Gecelerim nasıl geçer bilemem,
Kaç haftadır bilmem neden gülemem,
Bundan sonra artık seni sevemem,
Zaten hiç sevmemiştin desene,
Cehennemin dibine git desene,
SAKLIKENT
Uçsuz bucaksız bir deniz,
Karşıda Sakız Adası’nın
İsyan eden ışıkları yalnızlığa.
Ağlıyorum karşıda bana göz kırpan gözlerine,
Gidemediğim için.
Balıkçı teknesi bile yok ortasında.
Dalgalarla boğuşmayı göze alamıyorum ama
Gecenin sessizliği ilham veriyor bana
Dalgalarla boğuşmam için.
Gökyüzündeyse milyonlarca yıldız
Elimi uzattığımda dokunabileceğimi sandığım.
Altımda belki bar taburesi yok ama
Kuştüyü kıvamında çakıllar.
Traverten şeklindeki pembe dalgalar yanaşıp
Tokat atıyor yirmi yıllık uykumdan uyanmam için.
Kör diyor gör artık değerini bilenlerin değerini!
Sabaha kadar gökten kayan yıldızları izledim.
Her yere yanaşıp ardından kayboluşunda,
Bir şeylerin de birgün kaybolacağını anlatıp
Acı veriyordu sanki bana.
Bir gün ellisekiz tane kaydı
Ardından altmışbeş.
Ve siyah dalgalar oluştu.
Açılıp dalgaların arasında kaybolmak istedim
Ve hiç ama hiç kimsenin bulamayacağı yerlere gitmek.
Bir akrebin sinsice bana yanaştığını gördüm.
O dedim düşman ondan zarar gelmez
Ve her zamanki gibi karşıda yanıp yanıp sönerek
Bana göz kırpan yıldız:
Ela gözlü benli dilberim.
Bütün ışıkları saydım.
Ta ki sayamayacak duruma gelene kadar sarhoşluktan;
Neden dünkünün üç katıydı sanki?
Belki bir bar taburesinde değilim ama
Yumuşacık çakıllarda,
Sonsuz bir uykuya dalmayı bekliyorum...
ŞİİR İŞTE
Bazen tadına varamadığın tatların
Tadına varırsın ya!
Hey gidi hey!
Bu tatlar papatya kokar buram buram
Ve yüreğinde ona karşı,
İnceden bir sızı başlar aniden.
Büyür çocuk misali...
Olgunlaşır.
Biraz uzaklaşırsan burnuna gelir papatya kokusu,
Gel der uzatır elini.
Uzanıp da dokunamaz haykırırsın gökyüzüne
Ateş misali yanar vücudun
Köz olur,kor olur,mor olur sinirden,
O’nu yanında bulamayınca.
Tam da O’ndan başkasını ne gözün
Ne de gönlün istemediğinde.
SONSUZA DEĞİN
Hep,
Sonsuza değin diye diye,
Bir başka bahara erteledik umutları.
Kalbimizde umutlarımız,
Gözlerimizdeyse;
Sıcacık olması gerekirken,
Buz gibi olan bakışlar.
Ama o bir sonraki bahar hiç gelmedi.
Hep devrettik.
Bir sonrakinden şimdiye
Ve belki de şimdiden sonsuza değin.
Belki de umutları ertelerken
Kendimizi de ertelemiştik.
Kimbilir,
Belki de
İzmir ve allı pullu kızları.
Güzelim kızları bile görmez gözlerin.
Körelir yüreğinin İzmir yanı.
Yüreğinde daima ufak tefek,
Minicik taşlar vardır.
Taşlara götürür yüreğin seni.
Gözlerine bak aynada
SENDEN SONRA
Kaç defa kovdum seni rüyalarımdan,
Elimde bastonumla.
Defol dedim...
Ve bundan sonra,
Hayatın en ücra köşesindeki,
Kuytu bir hayal parçası olmaktan öteye gideme!
Matem tutulan ağıt parçalarında,
Başrol oyuncusu olmanı istiyorum.
Senden sonra ne bir yaz aşkım oldu,
Ne de karşımda parıldayan güneşim,
Evde beni bekleyen.
Herkes ve herşey,
Kışın en kısa günlerindeki,
Umutsuz güneş oldu.
Parıldamayan ve de parıldamasına,
Asla ve asla izin vermeyeceğim.
Senden sonra,
Uçsuz bucaksız sokakların birinde,
Sınırlı ve de sorumlu bir,
Sevda türküsü olmayı yeğledim.
Ekmeğimse sobanın üzerindeki,
Cehennemin dibinde cayır cayır,
Yanmakta olan sen.
Senden sonra sadece sönük bir,
Mum ışığı oldum,
Kendisini dahi aydınlatamayan,
Sevda türkülerindeki küçük tomurcuklardan,
Sadece ve sadece bir tanesi olmak istedim:
SICAK SAATLER
Yalnızlık bastırıyor yine,
Dört bir yanımdan.
Ellerimde kelepçeler.
Anlıyorum ki niyetleri kötü.
Senin okulunu bitirtmeyeceğiz diyorlar,
Bitiremezsin diyorlar.
Yalnız kalmak istemediğim halde,
Yalnızlığı o kadar çok özlüyorum ki!
Tek korkum:
Boğulmak beynimin en zindanvari köşesinde.
Ve tüm düşüncelerimin,
Müebbet hapse mahkum olması,
Dumanlı ve kasvet yüklü kaselerde.
Karşımdaysa:
Daha şundan iki ay öncesinde yaptığım,
Avuç içimin basılı olduğu cam ve
Etrafında benden başka kimsenin,
Okuyamadığı yazı:
İnadına yaşamak,
Avuç içlerini basıp gökyüzüne yazıyor.
Bugünlerde ben dahi okuyamıyorum.
Ardından kafamda soru işaretleri beliriyor:
Kim yazmış,neden yazmış?
İnanamıyorum!
İnadına yaşamak!
Üstüne üstlük bir de:
Avuç içlerini basıp gökyüzüne.
Of anam of!
Yakınırken bile anam var sözlerimde.
Ne de olsa,
Ağlarsa anam ağlar,
Gerisi sahtekardır.
Of anam of!
SEYFO
Seyfo,dağların belalısı,
James,aşkının sevdalısı.
Gözlerinin katran karasında
Boğulmak isteyen yine James.
Her zaman üzülmeye mahkum olan,
Zindan köşelerinde olmasa dahi,
Beyninin derinliklerinde.
Kendisiyle asırlardır kavgasını sürdüren.
Hayatın gökkuşağını gören,
Senin gözlerinde ve
O gökkuşağında boğulmak isteyen.
James aşkının sevdalısı,
Boşu boşuna...
Seyfo kazanır,
Dağlar eğilir,Seyfo eğilmez.
Ha Seyfo,ha kütük.
Ama Seyfo yine de kazanır.
Hayatı sallamaz ve
Yardımcı dahi olmaz hayata
Salıncakta sallanabilmesi için.
Kimseden yardım istemez,
Salıncaktayken sallanmak için.
Zaten hayatında hiç salıncağa binmemiştir.
Bilmez gökyüzünün doruklarının maviliğini.
O’nun gözleri birtek rengi görür:
Katran karası.
Seyfo,dağların belalısı,
Dağlar eğilir ama Serfo asla
SOKAK LAMBASI FANTAZİLERİ
Gece olup kapandı yine
Dört bir yanım,
Söndü beynimin ışıkları.
Selamsız bandosunun
Yine her zamanki gibi
Selam vermeden çalmaya başlayan
Çılgın aşıklarının,
Beyin,yürek arasında
Gidip gidip gelen,
Ateşli melodileri.
Çağlamaya başladı dört bir yanımda.
Günlerden Pazar
Herkese var
Beynime yok seni düşünürken
Hafta sonu tatili.
İki adım ilerdeyse
Yalnızların ve de
Yalnızlıkların buluşma noktası olan,
Sokak lambası.
Ve de yıllardır bulamadığı ışığı
Bulmak için gelenlerin,
Binbir umutla ve de
Umudunu yeniden
Ertesi gün almak ister.
Güvenerek emanet ettiği
Sokak lambası.
SEN
Sen,
İçimdeki kronik yaram,
Bir türlü iyileşmek bilmeyen.
İyileşmeyeceğini bilmeme rağmen
Popomdan yıllardır iğne yediğim.
Sen,
İçimdeki mülteci
Şehirdeki tüm papatyaları koparıp
Yerine güller diken
Ve bir gün olsun
Sulamayı ihmal etmeyen
SAĞLICAKLA KAL
Ders çalışmak için oturduğum masanın,
Tam karşısında koca bir dağ,
Üzeri karla kaplı.
Başka dağ yok etrafında.
Kocaman,dimdik ve
Karla kaplı.
Ders çalışmaya başlamadan önce
O’na bakarım imrenerek.
Her ne kadar yalnız olsam da
Her zaman dimdik olmak
O’nun gibi.
Ne güzel duygudur kim bilir.
Dostum benim!
Buradan O’na el salladım az önce ve
Bir şeyler fısıldadım.
O ise haber yolladı ya da
Birşeyler anlatmaya çalıştı,
Yalnızlığına dair.
Rüzgarla haber yolladı bana biliyorum.
Yoksa neden saatlerdir ıslık çalsın rüzgar,
Milletin kulağını delercesine ve
Yandaki koca ağacın sallanışı da
O’nun el sallayışı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder